Eğer bir amaç için yola çıkıyorsanız, o en acımasız düşman içinize girmiş, sizi içten içe kemiriyor demektir:Ümit.
Bu "ümit" denen şey, siz "karanlık bir yer"deyken başlıyor. İşte o karanlık yerde, aniden içinizde bir düşünce, bir his beliriyor ve siz, nedenli veya nedensiz, uzaklarda sizi bekleyen aydınlık bir yer olduğuna inanmaya başlıyorsunuz. Oraya bir ulaşabilirseniz, her şey çok güzel olacak, mutlu olacaksınız . İşte böylece yürümeye başlıyorsunuz. Yürüyorsunuz, yürüyorsunuz, ama karanlıklar dağılmıyor. Yürüyorsunuz, yürüyorsunuz, değişen bir şey yok, durmadan karanlığa çarpıyorsunuz.
Yaşam tahterevalliye binmek gibi. Bir ucunda ümit, diğer ucunda hayal kırıklığı. Ümit ne zaman en yükseğe çıksa, aynı hızla hayal kırıklığını yukarı fırlatmaya başlıyor. Ne kadar hızlı yükselmişseniz, o kadar hızlı düşüyorsunuz. Bir ümit, bir hayal kırıklığı, bir ümit, bir hayat kırıklığı, bir ü it, bir hayal kırıklığı ve oyun böylece sürüp gidiyor. Ama sürüp giderken, sürekli kıç üstü yere oturan siz oluyorsunuz.
Tahterevalliye binmekten hoşlananlar buyursunlar binmeye devam etsinler, ben iniyorum....
Fazla ümit kalbe zararr.. !!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder